Ana içeriğe atla

Eskolog

Psikologa gitmek yalnızlığını gidermek için eskorta gitmek gibi bir şey. Bunu bile bile gitmeli kimi kimseler. Yani senin duymak istediklerini söylemek için kapı arayacaklardır. Başka açıklaması yok. Kalkıp ilaç yazmazlardı yoksa. Dış dünyayı da değiştiremez çevresinide. O an o odada mutlu etmek psikolog'un tek görevi. Ama çocukluğumda hatırlıyorumda annemin zoruyla bir kadın psikoloğa gitmiştim, ve odadan ilk çıktığımda akşam bize yemeğe, misafirliğe gelmesini istediğimi anneme iletmiştim. Bu sanırım sevgisiz büyüdüğümün en büyük kanıtı olabilir. Çünkü o odadayken benimle ilgilenmesi gerçekten çok güzel hissettirmişti. Fakat büyüyünce o ilginin neye çıktığını ne sebeplerden orada olduğunu unutmak pek mümkün değil.

Karaktersiz insanlarında gidip halen aynı kişiliğe sahip olmaları ve buna yemin etmiş gibi yaşamaları bir renktir. Bunu değiştirmeye kalkması çok zor. O renge sahip olmanında kelebek etkisinde açacağı kapıların bilincinde olduğu aşikardır kendisinin. İnsan kendini o denli tanımakta zaten. Ama inatla öyle davranmayı yaşamayı seçer. Aşk yerine parayı seçmek gibi, veya korkulardan dolayı ileri adım atamamak gibi. Hepsinin sonuçları bariz belli. Lakin hepside kötü sonuçlanacak diye bir kaide yok tabi. 

Burada demek istediğim eğer içten içe aradığı o değilse bulaşıkçılık yaparkende mutlu olur veya duygusuz biriyse paraylada mutlu olmasını bilir. Dışarıdan aldığı gördüğü yargılar katsayıda olur tabi, bunlarında böyle sonucu var. Milyonlarca insanın okumayanı cahil göreceği gibi, çoğunluğun duygusal oluşu, duygusuz insanlara baskı uygulayacağı bir gerçektir. Ama tabi durumum olsa veya kolay olsa her hafta psikologa sırf naifliğinden ve anlayışlı olduğundan giderdim. Öyle konuşabilen insan zor bulunuyor.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çakma Entelektüeller

Bazen gerçekten yorulduğumu hisseder gibi oluyorum. Tekrarladığım, özlediğim şeyler var. O şeylerden her geçen gün biraz daha kopuyorum. İnsanları anlamakta hâlâ zorluk çekiyorum. Büyük ihtimalle ömrüm böyle geçecek. Ama günün birinde, onların çözüm üretemediği her konuda, biz zaten köküne kadar düşünmüş ve mutluluğa ulaşmış olacağız; bu kaçınılmaz. Kimisi çakma entelektüel , Kimisi... Aslında hepsi bu olabilir. Her birinde bir parça bundan var. Ortadoğu'nun çakma entelektüelleri... Kendi isteklerini, aktivist doyumlarını tatmin etmek için, altı bomboş, hayatı kendilerince matrixe bağlayıp, dünyanın kendi etrafılarında döndüğünü düşündükleri bir sonsuz döngüye sokuyorlar. Anlamsız bir dayanışma içine girip, kendilerini bir gruba "ait" hissetme çabasındalar. Bu gibiler çok kibirli, takıntılı, ciddi anlamda psikolojisi bozuk, deli denilecek düzeyde insanlardır. Üzülerek söylüyorum ki, herkesin çevresinde böyle insanlar varolmuştur. Kimseye kalkıp, "Güzel bir şey, sen d...

Son Dönemin Furyası Kibir

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. " Atatürk " Furya: Son Dönemin Moda Haline Gelen Güç Gösterisi Son dönemde, nereye baksak aynı tavır… Övünerek yapılan, moda haline gelmiş, herkesin birbirine göstere göstere sergilediği bir furya . Yaklaşık birkaç yıldır yükselişteydi, ama artık öyle bir noktaya geldi ki olmayanı kalmadı. İnsanlar, adeta kendi içlerinde bir yarış başlatmış gibi: "O bana yukarıdan bakıyorsa, benim de herkese yukarıdan bakmam lazım." Böylesine basit, yapay ve aslında oldukça boş bir mantık zinciri… Sonuç? Güvensiz, sadakatsiz, çıkar üzerine kurulu, yüzeysel insan ilişkileri. Samimiyetin yerini rol yapmak; güvenin yerini kuşku aldı. Artık birçok kişi, karşısındaki insanı gerçekten tanımaktan çok, ona nasıl daha güçlü görünürüm hesabında. Ama şunu...

Daima Hazır

Yemekhaneden aldığım üzümleri elimle ikram ettiğimde reddetmeyen komutanım. Benim için dışarıdayken mektubumu yollayan komutanım. Bana bağırdıktan sonra gelip özür dileyen komutanım. Koşu da bütün takım benim yüzümden kaybetsede hiç bir şey demeyen komutanım. Futbol oynarlarken uzaktada olsam bana pas atan silah arkadaşlarım. Daha ilk günden arkadaşça yaklaşan üst devrelerim. Yanlış tekmil versemde kızmayan albayım. Gitmemi istemeyen komutanlarım. Adımı bildiğinden emin bile değilken ismimle seslendiğinde diğer burağı arardı gözlerim. Fakat bana seslenmiş olan ve o gün beni gururlandıran komutanım. Yanlışlara karşı sesimi çıkarmaya başladıktan sonra beni tebrik eden devrelerim. Gurbette olduğumda sesini duyduğumda ağladığım annem. Hepinizi çok özleyeceğim. Hayatı sizinle öğrendim ve öyle kalacağından eminim. Koşu da kaybettiğimiz için kızmayın komutanım, kızgınsınız biliyorum. Belki de hiç umursamadınız bile. Ama ben sizi yüzüstü bıraktığım için kötü hissediyorum. Her gün siz demeseniz...