Ana içeriğe atla

Çakma Entelektüeller



Bazen gerçekten yorulduğumu hisseder gibi oluyorum. Tekrarladığım, özlediğim şeyler var. O şeylerden her geçen gün biraz daha kopuyorum. İnsanları anlamakta hâlâ zorluk çekiyorum. Büyük ihtimalle ömrüm böyle geçecek. Ama günün birinde, onların çözüm üretemediği her konuda, biz zaten köküne kadar düşünmüş ve mutluluğa ulaşmış olacağız; bu kaçınılmaz.

Kimisi çakma entelektüel,
Kimisi... Aslında hepsi bu olabilir. Her birinde bir parça bundan var.

Ortadoğu'nun çakma entelektüelleri... Kendi isteklerini, aktivist doyumlarını tatmin etmek için, altı bomboş, hayatı kendilerince matrixe bağlayıp, dünyanın kendi etrafılarında döndüğünü düşündükleri bir sonsuz döngüye sokuyorlar. Anlamsız bir dayanışma içine girip, kendilerini bir gruba "ait" hissetme çabasındalar. Bu gibiler çok kibirli, takıntılı, ciddi anlamda psikolojisi bozuk, deli denilecek düzeyde insanlardır. Üzülerek söylüyorum ki, herkesin çevresinde böyle insanlar varolmuştur.

Kimseye kalkıp, "Güzel bir şey, sen de yaşa," diyemiyorsun bile. Dersen, bin tane bahane sıralar. Ama o yaşanması gereken şeyin zevkini milyonlarca insan korkmadan tadarken, kendisi yıllarca mahrum kaldığını belki de ancak ölürken anlayacak, bilemeyiz. Ama eylemsizlik, o eylemi yapmamak için geçerli bir mazeret olamaz. Bir şeyi seviyorsan, zaman tutmazsın, zorla yapacaksan da faydadan çok zarar olur. Demek ki sevmiyorsun. O halde, sorarım sana: "Ne zorun vardı da en pahalısını aldın?" Başkasının hayali, senin odanda tozlanacaksa, yazıktır. Bir şey sana ayak bağı oluyorsa geri dönmek için hiç bir zaman geç değildir. Çünkü o fikirle yaşayıp öleceğin bir kötü hayat söz konusudur.

İşin kötü yanı okumuşun okumamıştan daha beter olduğunu, fakirin zenginden daha altın kalpli ve güzel hayat görüşleri olduğunu gördüm. Bu gibi insanları seçerdim yine çevremde.

Ve dediğim gibi bazılarına güzel bir şey diyemiyorsun bile, oysaki anahtarı orada.



Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Son Dönemin Furyası Kibir

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. " Atatürk " Furya: Son Dönemin Moda Haline Gelen Güç Gösterisi Son dönemde, nereye baksak aynı tavır… Övünerek yapılan, moda haline gelmiş, herkesin birbirine göstere göstere sergilediği bir furya . Yaklaşık birkaç yıldır yükselişteydi, ama artık öyle bir noktaya geldi ki olmayanı kalmadı. İnsanlar, adeta kendi içlerinde bir yarış başlatmış gibi: "O bana yukarıdan bakıyorsa, benim de herkese yukarıdan bakmam lazım." Böylesine basit, yapay ve aslında oldukça boş bir mantık zinciri… Sonuç? Güvensiz, sadakatsiz, çıkar üzerine kurulu, yüzeysel insan ilişkileri. Samimiyetin yerini rol yapmak; güvenin yerini kuşku aldı. Artık birçok kişi, karşısındaki insanı gerçekten tanımaktan çok, ona nasıl daha güçlü görünürüm hesabında. Ama şunu...

Daima Hazır

Yemekhaneden aldığım üzümleri elimle ikram ettiğimde reddetmeyen komutanım. Benim için dışarıdayken mektubumu yollayan komutanım. Bana bağırdıktan sonra gelip özür dileyen komutanım. Koşu da bütün takım benim yüzümden kaybetsede hiç bir şey demeyen komutanım. Futbol oynarlarken uzaktada olsam bana pas atan silah arkadaşlarım. Daha ilk günden arkadaşça yaklaşan üst devrelerim. Yanlış tekmil versemde kızmayan albayım. Gitmemi istemeyen komutanlarım. Adımı bildiğinden emin bile değilken ismimle seslendiğinde diğer burağı arardı gözlerim. Fakat bana seslenmiş olan ve o gün beni gururlandıran komutanım. Yanlışlara karşı sesimi çıkarmaya başladıktan sonra beni tebrik eden devrelerim. Gurbette olduğumda sesini duyduğumda ağladığım annem. Hepinizi çok özleyeceğim. Hayatı sizinle öğrendim ve öyle kalacağından eminim. Koşu da kaybettiğimiz için kızmayın komutanım, kızgınsınız biliyorum. Belki de hiç umursamadınız bile. Ama ben sizi yüzüstü bıraktığım için kötü hissediyorum. Her gün siz demeseniz...