Ana içeriğe atla

Sana Verilmiş Bedenin Farkında Mısın

Onu zehirlemek, bir de üzerine geliştirmeyip gününe gün katmaktansa gelecekteki zamanını öldürmek. Alışkanlıklardan vazgeçememek, zihni kontrol edememek. Bunlar çevremde sürekli gördüğüm ve beni çok üzen durumlardır. İnsanlar spor yapmaktansa diyette açlıktan ölecek düzeye gelmeyi tercih ediyorlar. Şeker hastalığına yakalanan insanlar var, hatta ileri boyutlara gitmeside bir çoğunun üşengeçliğinin göstergesidir. Beden o alınan glukozu yakamadığı sürece zararı tabi olur bunu neden fark etmiyorlar, veya neden yediklerinin bedeni stabil tutmasını tercih ederler. Birazcıkta geliştirmeye odaklanmamaları nedendir.

Tamam anlıyorum dünya kimi zaman cehennem gibidir kimi zaman cennet, fakat bu ne mutsuzken birilerini kırmaya değer, ne de kendi bedeninize zarar vermeyi. Kötü alışkanlıklar bedene jilet atmak gibidir, izi olmasada zevkinden ziyade ölmeyi arzulamaktır. Hem sporla uğraşıp hemde o alışkanlıklara sahip olanları anlamak daha güç.

Bir şeylere dayanıklı olmak için bulunduğunuz bedeni geliştirmelisiniz her koşul için. Daha sıcak su olmadan duş alamayacak, o renkte giysi olmadan dışarı çıkamayacak, birazcık kirden takıntılık yapabilecek,  işlevsellikten ziyade gösteriş deliliği yüzünden parayı çarçur edebilecek, sıcak yuvasını 2 saat bile terk edemeyecek kadar mırın kırınlı insanlar var aramızda. O kimseler 9 yaşındada bu kontrol deliliğinden uzaklaşıp kendi bedeninin farkına varabilir, ya da ölüme kadar hep böyle yaşarlar. Her yaştan kesim için geçerli bu. Etrafta çok fazlaca gereksiz abartı fikir vardır, bunların arasında kaybolur o ömrü boyunca böyle yaşayanlar. Zamanında atalarımız kilometrelerce koşarken şimdi ki çoğunluk kesim 300m sonra kesiliverir. Yanlış anlamayın hepinizi keşke koşarken veya kalbinizi korkmadan yorarken sınırları zorlarken görebilsem, tek dileğim bu. Çünkü olması gereken bu. Kendinize şunu söyleyebilin; "Asker olabilecek kabiliyette bir insanım." Ast/üst ilişkileride yani insan ilişkilerinizde dahildir buna. Sadece bedenen değil, düşüncenizinde değişmesi gerek. Şu an tamamiyle değilseniz bile olana dek devam edin. İnancınızın olması bile başarının yarısıdır. Bugün köpekten kaçarsak yarın ısıracağı şüphesizdir, var gücümüzle köpeğe karşı yürüyüp bağırmalıyız. Daha önce hiç bağırmadığımız kadar, yürümediğimiz kadar. 

İnsan bedenen hatalarını başkasına yıkmaya alıştıkça alışır bu yaş aldıkçada devam eder. Eğer 60 yaşından fazlaysanız ve bu binada neden asansör yok sorusundan ziyade, 15 basamaklı merdiveni neden çıkamıyorum diye kendinize sormalısınız. Eğer elinizden gelemeyecek şeylerden dolayı, veya düzelemeyecek şeylerden dolayı böyle diyorsanız tabi ki ben bile hak veririm, ani bir kaza sonucu istemediğiniz bir şeyler meydana gelirse buna tabi ki de katılırım. Ama yıllarca kötü beslenir, zararlı şeyler tüketir, sporla alakanız olmazsa üzülmem, kızarım. 

Elinizde mucizevi şeyler varken şansı kaçırdınız gibi bir şey söz konusu değildir, şans veya kader denilen şey açıklanamayacak şeylere kullanılır. Siz o mucizeyi kendi elinizle ittiniz, başka bir açıklaması yoktur. Kimsede elinizden tutmaz, spor her zaman birileriyle yapılmak zorunda değil, yalnız yapılıncada güzel olan bir şeydir. Üzgünüm ama bu konuda hiç affım yok. Benimde üzüldüğüm kızdığım durumlar var, fakat o kadar çok alıştım ki pozitif yanlarını düşünüp öyle bakmaya, artık istesemde olumsuz yaklaşamam. İnsanlar stres atmak için koşadabilirdi. Birileri üzülmesin diye kendilerini o kadar yıpratmayadabilirdi. Sonucunu biliyorduk, seçim bizimdi.

İnsan asker olduğu zaman korkacak, düşünecek gereksiz şeyleri kalmaz. Korkacağı ve düşüneceği tek şey arkadaşlarının başına kötü bir şey gelmesidir. Artık yere düşse bile kendi başına kalkmayı öğrenmiştir. Fakat bunun için sınırlarını zorlamalıdır. Bugün den zorlamalıdırlar ki gelecek ani durumlar için endişe etmeden göğüs gerebilsinler.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Çakma Entelektüeller

Bazen gerçekten yorulduğumu hisseder gibi oluyorum. Tekrarladığım, özlediğim şeyler var. O şeylerden her geçen gün biraz daha kopuyorum. İnsanları anlamakta hâlâ zorluk çekiyorum. Büyük ihtimalle ömrüm böyle geçecek. Ama günün birinde, onların çözüm üretemediği her konuda, biz zaten köküne kadar düşünmüş ve mutluluğa ulaşmış olacağız; bu kaçınılmaz. Kimisi çakma entelektüel , Kimisi... Aslında hepsi bu olabilir. Her birinde bir parça bundan var. Ortadoğu'nun çakma entelektüelleri... Kendi isteklerini, aktivist doyumlarını tatmin etmek için, altı bomboş, hayatı kendilerince matrixe bağlayıp, dünyanın kendi etrafılarında döndüğünü düşündükleri bir sonsuz döngüye sokuyorlar. Anlamsız bir dayanışma içine girip, kendilerini bir gruba "ait" hissetme çabasındalar. Bu gibiler çok kibirli, takıntılı, ciddi anlamda psikolojisi bozuk, deli denilecek düzeyde insanlardır. Üzülerek söylüyorum ki, herkesin çevresinde böyle insanlar varolmuştur. Kimseye kalkıp, "Güzel bir şey, sen d...

Son Dönemin Furyası Kibir

Biz cahil dediğimiz zaman, mektepte okumamış olanları kastetmiyoruz. Kastettiğimiz ilim, hakikati bilmektir. Yoksa okumuş olanlardan en büyük cahiller çıktığı gibi, hiç okumak bilmeyenlerden de hakikati gören gerçek alimler çıkabilir. " Atatürk " Furya: Son Dönemin Moda Haline Gelen Güç Gösterisi Son dönemde, nereye baksak aynı tavır… Övünerek yapılan, moda haline gelmiş, herkesin birbirine göstere göstere sergilediği bir furya . Yaklaşık birkaç yıldır yükselişteydi, ama artık öyle bir noktaya geldi ki olmayanı kalmadı. İnsanlar, adeta kendi içlerinde bir yarış başlatmış gibi: "O bana yukarıdan bakıyorsa, benim de herkese yukarıdan bakmam lazım." Böylesine basit, yapay ve aslında oldukça boş bir mantık zinciri… Sonuç? Güvensiz, sadakatsiz, çıkar üzerine kurulu, yüzeysel insan ilişkileri. Samimiyetin yerini rol yapmak; güvenin yerini kuşku aldı. Artık birçok kişi, karşısındaki insanı gerçekten tanımaktan çok, ona nasıl daha güçlü görünürüm hesabında. Ama şunu...

Daima Hazır

Yemekhaneden aldığım üzümleri elimle ikram ettiğimde reddetmeyen komutanım. Benim için dışarıdayken mektubumu yollayan komutanım. Bana bağırdıktan sonra gelip özür dileyen komutanım. Koşu da bütün takım benim yüzümden kaybetsede hiç bir şey demeyen komutanım. Futbol oynarlarken uzaktada olsam bana pas atan silah arkadaşlarım. Daha ilk günden arkadaşça yaklaşan üst devrelerim. Yanlış tekmil versemde kızmayan albayım. Gitmemi istemeyen komutanlarım. Adımı bildiğinden emin bile değilken ismimle seslendiğinde diğer burağı arardı gözlerim. Fakat bana seslenmiş olan ve o gün beni gururlandıran komutanım. Yanlışlara karşı sesimi çıkarmaya başladıktan sonra beni tebrik eden devrelerim. Gurbette olduğumda sesini duyduğumda ağladığım annem. Hepinizi çok özleyeceğim. Hayatı sizinle öğrendim ve öyle kalacağından eminim. Koşu da kaybettiğimiz için kızmayın komutanım, kızgınsınız biliyorum. Belki de hiç umursamadınız bile. Ama ben sizi yüzüstü bıraktığım için kötü hissediyorum. Her gün siz demeseniz...